-
1 yakın akraba
бли́зкий ро́дственник -
2 yakın akraba ile cinsel ilişki
n. incest -
3 en yakın akraba
n. next of kin -
4 en yakın akraba
next of kin -
5 yakın
yakın -e nah(e) D; dicht neben D; sehr ähnlich D; Nah- (Kampf); Farbe spielend (in A); Interesse rege;yakın akraba nahe(r) Verwandte(r);yakın benzeşme LING Assimilation f;yakın benzeşmezlik Dissimilation f;yakın çekim FOTO Nahaufnahme f -
6 yakın
1.1) бли́зкий в разн. знач.; бли́жнийyakınlar — бли́зкие и родны́е
yakınlarından kimse kalmadı — у него́ никого́ из бли́зких не оста́лось
yakın akraba — бли́зкий ро́дственник
yakın amir — воен. непосре́дственный нача́льник
yakın dost — бли́зкий друг
yakın geri — воен. бли́жний тыл
yakın gözetleme — воен. наблюде́ние с передовы́х наблюда́тельных пу́нктов (посто́в)
2) Д похо́жий, схо́жий; приблизи́тельныйbeyaza yakın bir renk — почти́ бе́лый цвет
2.бли́зко, недалеко́yakın oturuyor — он живёт бли́зко
buna yakın — о́коло э́того; бли́зко к э́тому
3.yakınında — о́коло (кого-чего-л.), бли́зко (к кому-чему-л.)
torpil yakın ımızda patladı — ми́на взорвала́сь недалеко́ от нас
◊
yakın geçmişte — в неда́внем про́шлом, неда́вно◊
-ı yakına getirmek — а) приближа́ть; б) увели́чивать (о бинокле и т. п.) -
7 akraba
ро́дственник (м)* * *ро́дственник, ро́дственники, родня́hısım akraba — все [бли́зкие и да́льние] ро́дственники, вся родня́
akraba olmak — приходи́ться ро́дственником, быть в родстве́; породни́ться
uzak akraba — да́льний ро́дственник
yakın akraba — бли́зкий ро́дственник
-
8 akraba
I s Verwandte(r) f(m)yakın/uzak \akraba ein naher/entfernter Verwandteryakın \akrabalar die nahe VerwandtschaftII adj verwandt\akraba diller verwandte Sprachenbiriyle yakından \akraba olmak mit jdm nahe verwandt seinonlar ( birbiriyle) \akrabadır sie sind (miteinander) verwandt -
9 yakin
-
10 akraba
-
11 yakın
"1. /a/ near (to), nearby, close (to), close-by. 2. close, /a/ (friend) who is close to (someone). 3. /a/ very similar (to). 4. nearby place: Yakınımızda oturuyor. She lives near us. 5. relative, relation; close friend. -da/-larda 1. nearby, close by, close at hand. 2. in the near future, soon. 3. recently. -dan at close range. - akraba close relative, near relation. - âmir mil. immediate superior. -dan bilmek/tanımak to be closely acquainted with, know (someone) well. - zamanda 1. not long ago, recently. 2. soon, in a short time."
См. также в других словарях:
yakın akraba — is. Birinci derecede yakınlığı olan akraba … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakın — sf. 1) Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı 2) Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan Buna yakın bir söz söyledi. 3) Aralarında sıkı ilgi bulunan 4) Benzeyen, andıran, yaklaşan Beş dönüme yakın bahçesi bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akraba — is., ç., huk., Ar. aḳribā 1) Kan veya evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kimseler, hısım Geceleyin, babam, amcam, akrabamız, hepsi istasyonda idiler. Y. K. Beyatlı 2) Oluşma yönünden aynı kaynağa dayanan şeyler Akraba diller. 3) mec. Biri,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hısım akraba — is. Yakın ve uzak bütün akrabalar Hısım akraba bir mahallede toplandılar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ZEVİ-L ERHAM — Yakın akraba … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
fücûr — (A.) [ رﻮﺠﻓ ] 1. yakın akraba evliliği. 2. günahkarlık, sefihlik … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
AŞİRET — Kabile, oymak, göçebe halinde yaşıyan ekseri bir soydan gelen cemaat. Yakın akraba, âile … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MAHREM — Gizli. * Dince ve şer an müsaade olunmayan. * Birisinin hususi hâllerine ait gizli sır. * Nikâh düşmeyen, evlenilmesi haram olan yakın akraba. (Baba, dede, anne, nine, erkek ve kızkardeş, amca, dayı, hala ve teyzeler arasında bir neseb yakınlığı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜTEALLİKAT — Yakın olanlar, müteallik olanlar. Akraba. * Gr: Bir cümlenin mânasını açıklayan, tamamlayan kelimeler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
uzak — sf., ğı 1) Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı Mualla, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu. P. Safa 2) Arada çok zaman bulunan Uzak bir gelecekte neler olacağı bilinmez. 3) Eli, gücü veya hükmü yetişmez O böyle işlerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kadaş — kardeş, hısım, akraba, I, 86, 403. 407; II, 102; II I, 62, 96, 143, 245, 382bkz: kada ş kardeş glbi yakın olan hısım, akraba, I, 369; III, 23, 327bkz: kadaş … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini